Belirsiz alacak davası, alacağın miktarının veya değerinin tam olarak bilinmediği durumlarda açılan bir davadır. Türk hukuk sisteminde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ile düzenlenen bu dava türü önemlidir. Bu dava, davacıların haklarını korur. Ayrıca, yargılama sürecinin etkin bir şekilde yürütülmesine yardımcı olur.
Alacağın ne kadar olduğu belirsizse, davacı dava açarken tam bir miktar belirtmek zorunda değildir. Bu durum esneklik sağlar ve hak kaybını önler. Örneğin, iş hukuku, trafik kazaları sonucu oluşan zararlar veya idari yargıda ortaya çıkan tazminat talepleri gibi alanlarda sıkça kullanılır.
Belirsiz Alacak Davası Nedir?
Belirsiz alacak davası, alacak miktarının veya değerinin dava açılırken tam olarak bilinmediği durumlarda açılır. HMK’nın 107. maddesinde düzenlenen bu dava, davacının talep ettiği miktarı kesin olarak belirleyebilmesi için yeterli bilgi veya tahkikat sonucuna ihtiyaç duyduğu hallerde kullanılır.
Örneğin, bir trafik kazası sonucu araçta oluşan değer kaybı veya bir işçinin kıdem tazminatı gibi talepler, dava açıldığı anda kesin bir rakama bağlanamayabilir. Bu durumda, belirsiz alacak davası açılarak, miktar daha sonra yargılama sürecinde netleştirilir.
Bu dava türünün temel amacı, davacının hak kaybına uğramasını önlemektir. Alacağın miktarını yahut değerini tam olarak belirleyebilmek mümkün olmadığında, davacı iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talep miktarını artırabilir veya değiştirebilir. Bu esneklik, özellikle karmaşık hukuki uyuşmazlıklarda büyük bir avantaj sağlar. Ancak, bu dava türünün kullanılabilmesi için belirli şartların yerine getirilmesi gerekir.
Belirsiz Alacak Davasının Şartları
Belirsiz alacak davası şartları, HMK 107/1 maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Bu dava türünün açılabilmesi için aşağıdaki temel şartlar sağlanmalıdır:
- Alacağın belirsiz olması: Alacağın miktarı veya değeri, dava açıldığı anda objektif olarak belirlenememelidir. Örneğin, bir trafik kazasında araç değer kaybı hesaplaması için bilirkişi incelemesi gerekebilir.
- Miktarın belirlenmesi için bilgi veya tahkikat sonucu gerekmesi: Alacağın kesin olarak belirlenebilmesi, karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu mümkün olmalıdır.
- Davacının makul bir çaba göstermesi: Davacı, alacağın miktarını belirlemek için makul bir çaba göstermiş olmalı, ancak buna rağmen kesin bir rakama ulaşamamış olmalıdır.
Bu şartlar sağlandığında, belirsiz alacak davası açma imkânı doğar. Yargıtay kararları, bu şartların varlığını titizlikle incelemektedir. Örneğin, bir işçi kıdem tazminatı talebinde bulunurken, işverenin bordro veya ek ödeme kayıtlarına ulaşamaması durumunda bu dava türü tercih edilebilir.

Belirsiz Alacak Davasında Islah
Belirsiz alacak davası ıslah, davacının dava sürecinde talep miktarını artırması veya değiştirmesi için kullanılan bir yöntemdir. HMK 176 ve devamı maddelerde düzenlenen ıslah, belirsiz alacak davalarında sıkça başvurulan bir araçtır.
Bu dava türünde, alacağın miktarı yargılama sürecinde netleştiğinde, davacı iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini artırabilir. Örneğin, bir trafik kazası sonrası araç mahrumiyet bedeli için açılan davada, bilirkişi raporuyla zarar miktarı netleştiğinde, davacı ıslah yoluyla talebini güncelleyebilir.
Islahın avantajı, davacının dava açarken tahmini bir miktar belirtmesi ve daha sonra bu miktarı kesinleştirebilmesidir. Ancak, ıslah işlemi yapılırken mahkeme harçlarının ve vekalet ücretlerinin yeniden hesaplanması gerekebilir, bu da maliyet açısından dikkat edilmesi gereken bir husustur.
Belirsiz Alacak Davasında Zamanaşımı
Belirsiz alacak davası zamanaşımı, alacağın türüne göre değişiklik gösterir. Türk Borçlar Kanunu’na göre, genel zamanaşımı süresi 5 yıldır; ancak bu süre, alacağın niteliğine bağlı olarak farklılık gösterebilir.
Örneğin, kıdem tazminatı belirsiz alacak davası için zamanaşımı süresi, 4857 sayılı İş Kanunu’na göre 5 yıldır. Buna karşılık, trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinde zamanaşımı süresi, Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca 2 yıl, ancak cezai sorumluluk varsa 8 yıl olabilir.
Belirsiz Alacak Davasında Dava Açma Süresi
Belirsiz alacak davası açma süresi, alacağın vadesinden veya hakkın doğumundan itibaren başlar. Davacı, zamanaşımı süresini kaçırmamak için alacağın belirsiz olduğunu fark ettiği anda dava açmalıdır. Yargıtay kararları, zamanaşımı süresinin başlangıcını, alacağın talep edilebilir hale geldiği an olarak değerlendirir. Bu nedenle, dava açmadan önce bir avukata danışılması, hak kaybını önlemek açısından kritik öneme sahiptir.
Kıdem Tazminatında Belirsiz Alacak Davası
Kıdem tazminatı belirsiz alacak davası, işçilerin işverenlerinden talep ettikleri tazminatın net olmadığı durumlarda kullanılır.
Örneğin, işçinin bordrolara erişimi olmaması, ek ödemelerin netleşmemiş olması veya fazla mesai gibi kalemlerin hesaplanması için bilirkişi incelemesi gerekmesi durumunda bu dava türü tercih edilir.
Bu tür davalarda, davacı davanın başında belirtmiş olduğu bir miktar üzerinden talepte bulunabilir ve fazlaya ilişkin haklar saklı tutulur. Yargılama sürecinde, bilirkişi raporuyla tazminat miktarı netleştiğinde, ıslah yoluyla talep artırılabilir. Bu yöntem, işçilerin hak kaybına uğramasını önler ve adil bir yargılama sağlar.
Kısmi Dava ile Belirsiz Alacak Davası Arasındaki Fark
Kısmi dava belirsiz alacak davası farkı, dava türlerinin amacı ve uygulama şekli açısından önemlidir. Kısmi dava, alacağın miktarı belirli olsa da, davacının sadece bir kısmını talep ettiği durumlarda açılır.
Örneğin, 100.000 TL’lik bir alacağın yalnızca 20.000 TL’si için dava açılabilir. Ancak, belirsiz alacak davası açıldığında, alacağın miktarı dava açıldığı anda tam olarak bilinmez.
- Kısmi dava: Alacak miktarı bellidir, ancak davacı bir kısmını talep eder. Fazlaya ilişkin haklar saklı tutulabilir, ancak ıslah gerekebilir.
- Belirsiz alacak davası: Alacak miktarı belirsizdir ve yargılama sürecinde netleşir. İddianın genişletilmesi yasağına tabi değildir.
Bu fark, davanın stratejisi ve yargılama sürecindeki esneklik açısından önemlidir. Belirsiz alacak davası, daha esnek bir yapı sunarken, kısmi dava daha sınırlı bir taleple ilerler.
Araç Mahrumiyet Bedeli İçin Belirsiz Alacak Davası
Araç mahrumiyet bedeli belirsiz alacak davası, trafik kazası sonucu araç kullanılamaz hale geldiğinde, araç sahibinin uğradığı maddi kaybın tazmini için açılır.
Araç mahrumiyet bedeli, kişinin araçsız kaldığı süre boyunca çektiği maddi ve manevi zararları kapsar. Bu bedelin hesaplanması, genellikle bilirkişi incelemesi gerektirir, çünkü araç tipi, kullanım amacı ve kaza sonrası onarım süresi gibi faktörler miktarı etkiler.
Bu tür davalarda, belirsiz alacak davası açılması, alacağın kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacının talebini netleştirmesine olanak tanır. Yargıtay kararları, bu tür taleplerde bilirkişi raporlarının önemini vurgular.
Değer Kaybı İçin Belirsiz Alacak Davası
Değer kaybı belirsiz alacak davası, trafik kazası sonrası araçta oluşan maddi değer kaybının tazmini için açılır. Araç değer kaybı, kazadan sonra aracın piyasa değerinde yaşanan düşüşü ifade eder. Bu miktar, aracın modeli, yaşı, hasarın boyutu ve piyasa koşulları gibi unsurlara bağlı olarak değişir.
Bu tür davalarda, belirsiz alacak davası açılması yaygındır, çünkü değer kaybı genellikle dava açıldığı anda kesin olarak belirlenemez. Bilirkişi incelemesiyle hesaplanan miktar, yargılama sürecinde talep olarak güncellenebilir. Bu, davacının tam ve adil bir tazminat almasını sağlar.
Belirsiz Alacak Davasında Kesinlik Sınırı
Belirsiz alacak davası kesinlik sınırı, davanın hangi mahkemede görüleceğine karar verirken önem taşır. HMK’ya göre, asliye hukuk mahkemeleri ve sulh hukuk mahkemeleri arasındaki görev sınırı, dava değerine göre belirlenir. Ancak, belirsiz alacak davalarında, dava değeri başlangıçta tahmini bir miktar üzerinden hesaplanır. Yargılama sürecinde miktar netleştiğinde, mahkeme yetkisi yeniden değerlendirilebilir.
Bu durum, özellikle yüksek miktarda tazminat taleplerinde dikkat edilmesi gereken bir husustur. Davacı, dava açarken yetkili mahkemeyi doğru belirlemeli ve kesinlik sınırını göz önünde bulundurmalıdır.

HMK 107 ve Belirsiz Alacak Davası
HMK 107 belirsiz alacak davası, bu dava türünün yasal dayanağını oluşturur. HMK 107/1 maddesi, alacağın belirsiz olduğu hallerde, davacının tahmini bir miktar belirtip, yargılama sürecinde bu miktarı artırabileceğini düzenler. Bu madde, belirsiz alacak davası şeklinde açılan davalarda, davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmamasını sağlar.
Yargıtay kararları, HMK 107’nin uygulanmasında, alacağın belirsizliğinin objektif kriterlere dayandırılması gerektiğini vurgular. Örneğin, bir tazminat davasında, zarar miktarı dava açıldığı anda tam olarak bilinemiyorsa, bu madde kapsamında dava açılabilir.
İdari Yargıda Belirsiz Alacak Davası
İdari yargıda belirsiz alacak davası, idarenin işlem veya eylemlerinden kaynaklanan zararların tazmini için açılır. Örneğin, bir kamu ihalesinde haksız yere elenen bir firmanın uğradığı zarar veya bir idari işlem nedeniyle maddi kayba uğrayan bir vatandaşın tazminat talebi, bu kapsamda değerlendirilebilir.
İdari yargıda, belirsiz alacak davası açılması, zarar miktarının dava açıldığı anda tam olarak belirlenememesi durumunda tercih edilir. İdari yargıda bilirkişi incelemesi sıkça kullanılır ve talep miktarı yargılama sürecinde netleşir.
Belirsiz Alacak Davası Açarken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Belirsiz alacak davası açarken dikkat edilmesi gerekenler, davanın başarısı için kritik öneme sahiptir. İşte bu konuda dikkat edilmesi gereken temel noktalar:
- Doğru mahkeme seçimi: Görevli ve yetkili mahkeme doğru belirlenmelidir.
- Zamanaşımı süresine uyum: Alacağın zamanaşımı süresi gözden kaçırılmamalıdır.
- Bilirkişi incelemesi talebi: Alacağın miktarını belirlemek için bilirkişi incelemesi talep edilmelidir.
- Islah hakkının kullanımı: Talep miktarı netleştiğinde, ıslah yoluyla güncelleme yapılmalıdır.
Bu adımlar, davanın etkin bir şekilde yürütülmesini ve hak kaybının önlenmesini sağlar.
Belirsiz Alacak Davasının Avantajları ve Dezavantajları
Belirsiz alacak davasının avantajları ve dezavantajları, bu dava türünü değerlendirirken göz önünde bulundurulmalıdır:
Avantajları:
- Esneklik sağlar; talep miktarı yargılama sürecinde değiştirilebilir.
- Hak kaybını önler; alacağın belirsiz olduğu durumlarda dava açılmasını kolaylaştırır.
- Bilirkişi incelemesiyle adil bir tazminat miktarı belirlenir.
Dezavantajları:
- Yargılama süreci, bilirkişi incelemesi nedeniyle uzayabilir.
- Islah işlemleri ek maliyetler doğurabilir.
- Alacağın belirsizliği, karşı tarafın itirazlarına yol açabilir.
Bu avantajlar ve dezavantajlar, dava açmadan önce bir avukatla detaylı bir şekilde değerlendirilmelidir.
Belirsiz alacak davası, hak kaybı riskinin yüksek olduğu hukuki uyuşmazlıklarda, dava açma hakkını koruyan önemli bir yoldur. Alacağın miktarının dava açıldığı anda kesin olarak belirlenememesi, birçok kişi için dava sürecine başlamayı zorlaştırmakta ve bu da ciddi hak kayıplarına yol açabilmektedir. Bu dava türü, özellikle iş hukuku, trafik kazaları, tazminat davaları ve idari uyuşmazlıklarda, hakkın etkin şekilde aranabilmesini sağlar.
Ancak her dava gibi, belirsiz alacak davasının da kendi içinde teknik detayları, usule ilişkin şartları ve dikkatle takip edilmesi gereken süreçleri bulunmaktadır. Bu nedenle, yalnızca mevzuatı bilmek değil, uygulamadaki yargı kararlarını ve usul hükümlerini de doğru değerlendirebilmek önemlidir.
Davayı açarken doğru bir strateji belirlemek önemlidir. Talep miktarını uygun şekilde artırmak gerekir.
Bilirkişi incelemelerinden elde edilen verileri etkili kullanmak da önemlidir. Gerekirse ıslah yoluna başvurmak sürecin başarısını etkiler.
Zamanaşımı süresinin kaçırılmaması da önemlidir. Yetkili ve görevli mahkemenin doğru tespiti de davanın sonucunu etkileyebilir.
Bu nedenlerle, hukuki sürecin uzman bir ekip tarafından yürütülmesi çok önemlidir. Bu, olası hak kayıplarını önler.
Eğer alacak miktarınız net değilse ve ne yapacağınızı bilmiyorsanız, Özcanlar Hukuk ile iletişime geçebilirsiniz. Belirsiz alacak davası açmak için uygun şartlara sahip olup olmadığınızı öğrenebilirsiniz. Mevcut davanızı profesyonel bir şekilde yönlendirmek istiyorsanız, uzman avukat kadrosu size yardımcı olur.
Özcanlar Hukuk, davanızı doğru bir şekilde değerlendirir. Size özel hukuki çözüm yolları sunar ve süreci başından sonuna kadar takip eder. Hukuki haklarınızı kaybetmemek ve süreci güven içinde yürütmek için profesyonel destek almanız, en doğru adım olacaktır.
Kaynak:
- https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=6098&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5
- https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=4857&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5
- https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=6100&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5



