Ülkemizde, 12.03.2020 tarihinde akşam saatlerine doğru gerçek anlamda tedbirler alınmaya başlanmıştı. Basit bir şekilde anlatmak istersek ülkemizde pandemi ile mücadele anlamında okul, işyeri, dershaneler ve önemli devlet kuruluşları bazı istisnalar harici de kapatılmıştı.
Restoran gibi işletmelerin kapatılmasıyla evde yemek yapma becerisi gösteremeyen insanlar neredeyse aç kalmıştı. Öyle sıkı tedbirler alınmıştı ki, bu tedbirler sonucunda hayat neredeyse durmuştu.
Sokağa çıkma yasakları getirildi; 20 yaş altı ve 65 yaş üstü vatandaşlarımız için hayat bir anda durdu. Amaç bu Korona belasından kurtulmaktı. Vakalar her gün artıyor, üzüntüyle her gün birçok insanımızı kaybettiğimizi görüyorduk.
Bir anda bu beladan kurtulmuşuz gibi AVM’ler, iş yerleri açıldı; normalleşme başladı. Ama bir de baktık ki korona hala kol geziyor, insanlarımız ölüyor. O sıkı tedbirlere bir anda dönemedik. Peki, dönmemiz gerekmiyor muydu? İnsan hayatı en değerli şey değil miydi?
Ne olursa olsun dönme imkânımız olmadığını da bir süre sonra anladık. Nasıl anladık?
Bir devletin ekonomi çarkları işliyorsa varlığını sürdürebilir, işlemiyorsa varlığını sürdürebilmesi mümkün değildir.
Nakliye işi yapan bir müvekkilimle konuştum. Dedim ki, bir günde kaç nakliye işi yapıyorsun? Pandemi dönemi öncesi günde 5 araç yola çıkartıyordum, pandemi sürecinde ise hiç araç çıkaramadım, dedi. Peki, şimdi ne kadar araç çıkartıyorsun diye sorduğumda 2 araç çıkartıyorum dedi. Peki, sen 5 araçta ne kadar mazot kullanırsın diye sordum, ortalama 10.000 TL’lik mazot kullandığını söyledi. Devlet vergiyi bu mazot üzerinden alacak ve devletin çarkları işleyecek, kısaca bu araba yürümezse devletin ekonomi çarkları da işlemeyecek.
Siz alırsanız, harcarsanız devlet vergi alır ve ekonomi çarkları işler. Peki, bu yasaklar devam edersen bu çarkların işlemesi mümkün müdür? Elbette değildir. Ekonomi çarkları işlemezse de devlet iflas eder.
Çarkların işlemesi, devletin iflas etmemesi için KORONA İLE MÜCADELEYE DEVAM!